9 Kasım 2010 Salı

Transsibirya ----Nazım Hikmet



Transsibirya gezimin ikinci duragı Moskova. Moskova'daki birinci gunumde, sabah kalktıgımda ayrı bir heyecan var. Cunki bugun unlu ''NOVODEVICHY'' mezarligina gidecegiz. Ben ve arkadasım, sessizce kucuk sırt cantalarımızı karıstırıp, yanımızdaki en giyinebilir ve şık bluzlarımızı seçip, ozenle hazırlandıktan sonra mezarliga  gitmek uzere cıktık. Mezarlık cevresindeki, cicekcilerin birinden, ciceklerimizi almak icin bir cicekciye girdik ve birer kırmızı karanfil istedik. Cicekci bayan, rus geleneklerine gore en az 3 adet almamızı soylediyse de biz birer karanfille yetindik.Çok heyecanlandım, aslında haksız da sayılmazdım. Mezarlık yeni ve eski bolum olmak uzere iki bolum halinde, giriste elimize bir kroki verildi, uzerinde tanıdık isimlerin anıt mezarlarının oldugu yerler belirtilmis. Nazim Hikmet bunlardan biri, daha kimler yok ki Tolstoy,Shostakocivh,Mayakovsky,Gogol, Chekov,...  gibi bir cok tanıdık isim. Nazım'la, '''Cinar'ının'' altında randevumuz var, saniyeler icinde neler gecmiyor ki aklımdan, Prag, şiirler, kadınlar, asklar, ozlem ve Memed...Ve birden muhtesem bir taş, çınar agacı ve Nazım... Çiçeğimi koydum, taşa dokundum ve o anda uc kısımdaki Vera'nın ufak mezarına takıldı gozüm.Vera'ya ısınamadım bir turlu, Galina'dan sonra. Hele Nazım'ın,7 yıllık bir beraberlik ve yaşaması için mücadele vermiş Galinayı yüzüstü bırakıp, Vera'ya koşmasını hiç içime sindirememistim. Belki de bu yüzden, orada Vera'yı, Nazım'ın yatağına sessizce girmiş ve oraya yerleşmiş gibi gördüm.Orası sadece Nazım'a ait olmalıydı diye düşündüm, paylaşılmamalıydı, paylaşan aşık olduğu bir kadın bile olsa. Biraz yüksek sesle sitem ettim Nazım'a, kadınları adına...Sonra, şu dizeler geçti :''...kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir, ben ayrılıkların; kimi insan ezbere sayar yıldızların adını; ben hasretlerin...'' Birden havanın güzelliğini ve mezarının ne kadar güzel bir yerde olduğunu farkettim, veda için '' o taşa'' bir daha dokundum...ve sesini duyar gibiydim ayrılırken ''...hava toprak gibi gebe. Hava kurşun gibi ağır.Bağır, bağır, bağrıyorum...''Ayse--2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder