29 Mayıs 2015 Cuma

Ataturk'un izinden Balkanlar

Heykeller sehri Üsküp'e geldiğimizde, Vardar nehri kıyısında gezerken ben de mırıldanmaya başladım, yavaş yavaş...
                                               '' Mayadag'dan kalkan kazlar
                                                 Al topuklu beyaz kızlar
                                                 Yarimin yüreği sızlar
                                                 Eglenemem, aldanamam
                                                 Ben bu yerlerde duramam
                                           Vardar ovası,Vardar Ovası...''                                                 
Uskup'te  Vardar Nehri kıyısındaki ''Museum of Macedonian Struggle'' Makedonya tarihini açıklayan, güzel bir muze.Yukardaki fotoğraf, müzenin alt katındaki girişten. Muzeyi dolaşmaya alt kattan başlanıyor ve ust katta bitirilip merdivenle iniliyor.Muze rehber eşliğinde ve gruplar halinde geziliyor. Tarihsel dönemlere gore, birçok kişinin heykeli yapılmış.
Her zamanki gibi, rehberin hemen arkasındaki yerimi kimseye kaptırmadan, dikkatle izliyorum.Rehber, Osmanlı Imparatorlugundan soz ediyordu , bir heykeli göstererek ''Genc Turkler de, Mustafa Kemal'in başkanlığında karsı geliyorlardı'' dedi. Gosterdigi heykel, Ataturk'undu ve yanında bir kadın heykeli de vardı. ''Genc Turkler ve Mustafa Kemal'' ifadesi beni cok duygulandırdı. Bundan sonraki bolumleri, yüreğimde heyecan ve gözlerim buğulu gezdim.Icerde fotoğraf çekimine izin verilmiyor. Yanındaki kadın heykelinin altında ''Mustafa Kemal'in ilk askı Elena'' yazıyordu. Boylece Balkanlar da ''O'' nunla olan beraberliğim başlamıştı.Karsı koyamadığım heyecanım bir sure devam etti...
Mustafa Kemal'le bir sonraki buluşma yerimiz, Manastır'dı...Bitola'ya (Manastır'a) geliş amacımız, Mustafa Kemal'in okuduğu Askeri Okul'u (Harbiye'yi)  görmekti. Manastır'a Ohrid'den minibüsle geldik.Indiğimizde Manastır Milli Enstitu ve Muzesini bulmamıza Manastır'lı Turk kızlar yardımcı oldular. Hepsi birbirinden sirin ve yardımseverlerdi. Yol boyu birlikte yuruyup, oradaki yasamla ilgili sohbet ettik.
Yine heyecan vardı, kitaplarda okuduğum yerlerde dolaşıyordum, anıların, tarihin izini sürerek...Mustafa Kemal'in ogrenciligi sırasında alt katta sınıflar ust katta ise yatakhane bolumu varmış. Gunumuzde ise alt katta ofisler ve satış ofisi ust katta ise Atatürk'e ayrılmış bolumle Etnografya müzesi yer alıyor.
Atatürk'e ayrılan bolumde, Ataturk'un sözleri, ozel esyaları,Elena'nın mektubu, madalyaları bulunuyordu.


Türkiye'den gelenlerin ilgisini cektigini görünce Elena'nın Atatürk'e yazdığı mektubu cogaltmıslar, güzel bir paketlemeyle satıyorlar.Biz de yaşanılanları adım adım takip ediyorduk.Mustafa Kemal'in karsısında arkadaşlarıyla oturduğu, balkonundan Elena'yı gordugu yere gittik. Evin olduğu cadde ,Manastır'ın merkezi, Elena'nın evi de duruyor ama alt katı mağaza olmuş...Balkon ise yasanılanları gözümde canlandırmam için yerli yerinde...
Manastır'dan sonraki durak Selanik...ve Ataturk'un dogdugu ev...
Evin asıl girişi, fotoğrafta da gorulen Agiou Dimiriou caddesinde. Ancak 2012 yılından itibaren yan sokaktan yapılıyor.Ev, 1912 yılında Selanik Yunanistan yönetimine geçince bir antlaşmayla Yunanistan Hukumeti'ne geçtikten sonra el degistirmis. 10 Kasım 1953 yılında da Atatürk Evi olarak ziyarete açılmış.

Gezerken müzeye yoğun bir ilgi olduğu hemen farkediliyor. Türkiye'den gelen okullar, başka ülkelerden gelenler, oldukça kalabalıktı. Ozgur gezmenin en güzel yanı rahatça dolaşmak ve zaman geçirmektir.Biz de bunun keyfini surup,saatlerce kaldık...

Saatler geçti, dusunuldu, konuşuldu, okundu ve veda vakti...
Ayse---------Mayıs 2015
Gezi Tarihi---------------Nisan 2015
 
 
 


 
 
 
 
 

19 Mayıs 2015 Salı

Hafta sonu renkleri...

Cuma aksamı, Güney Kore'li konuğumla birlikte sergilerdeydik. Ilk durağımız Cer Modern'de KA Fotograf Gelistirme  Atolyesi'nin ''Kuyudakı Tas'' fotoğraf sergisiydi. Saraplarımızı aldık, dolaşmaya başladık.

Bu atölyenin ismini ilk kez arkadaşım Basak'ın yazılarından  duymuştum. KA'nın acılımı da ilginç. Kırk Akıllı'dan alınmış. Dilimizde cok kullandığımız, kırk gun kırk gece gibi ''cok'' anlamında kullanılan ifadelerden esinlenmiş ''kırk akıllı'' acılımı da. Iste bu sergide de kırk akıllılar kuyuya tas atıyorlar...açıklamalara gore.

Elcin Orcan'ın aşağıdaki calısması, Nietzche'nin bir sözüyle ifade edilmişti. Uzerimize giydirilenlerle  ozumuzun disinda kabuk değiştirdiğimize değiniyordu.
Sergi, alışılagelmiş klasik bir fotograf sergisi değildi. Fotografların, bir cogu  uzun uzun dusunmeyi gerektiriyordu. Sergiye katılanlar da orada olduğundan fotoğraflar hakkında konuşma olanağım oldu.
Ikinci sergi, yine Cer Modern'de DYO nun her yıl açtığı yarışmaya katılan ve odul alan resimlerdi.

Shirin Nezhat'tan...

Yandaki resim, Ezgi Eroglu'dan ''His''. Bu resim deki kadının bakısındaki anlamı cok sevdim.
Begendigim resimlerdendi.
Asagıdaki resim de Murat Turan'dan...
 Son sergi de çocukluk arkadaşım Gülay Yuksel'in di. Gulay'ın kadınlarını zaten her zaman zevkle seyreder içinde neler bulurum neler.Bunu kendisine söylediğimde, resimlerime siir yazanlar bie var dedi. Demek ki yalnız değilmişim

Resimlerin, fotoğrafların güzelliğiyle geçirilmiş güzel bir aksamdı...
Ayse------2015  Mayıs
Gezi Tarihi-----15.Mayıs.2015

13 Mayıs 2015 Çarşamba

Sardunya------Olbia'da baharı karsılama


Olbia'ya  Sassari'den  trenle geldim.Buraları hem görmek, hem de ferryle  Civitavecchia'ya geçip oradan da Roma'ya  gitmekdi amacım. Olbia, Sardunya gezimin son durağı ve iki haftalık gezinin de son günleriydi.
Trenden inip sırtımda çantamla sehir merkezine doğru yurudugumde beni bir supriz bekliyordu. 25 Nisan 1 Mayıs arasını turizm haftasi aktivitelerine ayırmışlar ve  Umberto caddesini de ciceklerle donatmışlardı.Caddeye girdiğimde adeta bir insan seli vardı ve  ciceklerin guzelligi bir anda basımı dondurdu. Hemen otelimi bulup , bu güzellikleri kaçırmama telasıyla, otel aramaya başladım. Kısa zaman sonra merkezde, Cavour Hotel'de yer buldum.Onerebilecegim bir otel...hotelcavour@tiscalinet.it
Corso Umberto sehrin belkemiği,kafe, restoran ve mağazalar hep bu cadde üzerinde.San Paolo kilisesi de caddeye yakın bir yerde. Oylesine kalabalıktı ki zorlukla yuruyordum  Corso Umberto'da.Ayrıca ara sokaklarda da cicekler heryeri kaplamıştı.Baharın geldiği ciceklerle kutlanıyordu. Dolasanlar, cicekler arasında fotoğraflar çektirip, evlerini, bahçelerini süsleyecek ciceklerden alıyorlardı.





Turzim haftası nedeniyle bir hafta boyunca farklı dallarda sportif karşılaşmalar yapılıp, her gun farklı müzik dinletileri oluyordu. Ilk gittiğim gun, Corso Umberto'da caz konserleri vardı.Ertesi gun ise okul bandoları cadde boyunca konserler verdiler. Caddedeki tum kafe ve restoranlar hep doluydu.
 
Olbia sehri Olbia Bolgesinin merkezi.Olbia bölgesinin en popüler yeri ise Costa Esmeralda. Bu bölgeyi 60 yıllarda Arap Prensi almış.Magazaları, restoranları,otelleriyle dünyanın pahalı yerlerinden.
Olbia'nın, liman sehri olması ve havaalanı bulunması nedeniyle önemli bir yeri var Sardunya'da.
Ben de bu yıl baharı ciceklerle karşılamış oldum.
Ayse-----Mayıs 2015
Gezi Tarihi----------Nisan 2015

4 Mayıs 2015 Pazartesi

Gecmise yolculuk---Ataturk Egitim Muzesi

Bugun Besevlerdeki Atatürk Egitim Muzesini gezdim. Muzeyi gezdiğimde geçmişe gittim, sizleri de bu yolculuğa ortak etmek istedim.
Kucuk bir muze, Atatürk Egitim Muzesi.Icerigi de cok zengin değil ama yine de gördüklerim beni anılara goturmeye yetti..Oncelikle  ilk okuma kitapları hic yabancı gelmedi. Sanırım bu kitaplardı bana da ilk okumayı öğreten...

Ardından sapkalar.60 lı yıllarda kucuk yerleşimlerde ortaokul ve lise öğrencileri de sapka giyerlerdi.Sonra kaldırıldı. Ben de babamın görevi nedeniyle gittiğimiz, Islahiye'de bir yıl bu ızdırabı çekenlerdenim. Sapkaları kafanıza gore bulamazsınız ya buyuktur ya kucuk. Benimki buyuktu ve gıyınınce ağlamaklı olurdum her  seferinde  cunkı basım içinde kaybolurdu. Bir de selam sorunu vardı, bazısı sapkayla asker selamı verilir der bazısı basınızı eğeceksiniz der. Her durumda bir problemdi. Bir yıl sonra kaldırıldı ben de kurtuldum...
 
O dönemlerde, ilkokulda müzik dersinde mandolin çalınırdı. Daha sonra melodikaya donus yapıldı. Ben de muzigi sevdiğimden hafta sonları da okula mandolin kursuna giderdim. Anıttepe ilkokulu , Su ankki Fen Fakultesinin rektörlük binasıydı. Hafta sonları zevkle gittiğim İngilizce, bale ve mandolin kursundan en eğlenceli olanıydı mandolin kursu. Herkes begendigi arkadaşlarının (elbette karsı cinsten) koridordaki ceketlerinin cebine pena koyardı. Kurs sonunda koyanı bilinmeyen renkli penalarla karşılaşmak isin en heyecanlı kısmıydı.Sonra da tahminler baslardı. Ogretmen bizdeki pena sarfiyatını hayretle karsılar, birturlu anlıyamazdı hep kırdığımızı dusunurdu.
Muzede gordugum diğer enstrümanların hepsinin Hasanoglan'dan olması da ayrı bir anlam taşıyor bence.
Bir de onlukler konusu vardı. Siyah onluk ve beyaz yaka.Beyaz yakalarımı annem her pazar kolayla kolalardı.Simdiki gibi spreyler yok, toz kola suyla karıştırılır ve yaka içinde bir sure bekletilir.Az bekletilirse yumuşak, cok bekletilirse jilet gibi olur ve boynunuzu acıtırdı..Onluklerim hep iyi kumaştan ozenle seçildiğinden pilileri hic bozulmazdı ve pazar günleri ozenle utulenirdi..
 Muzede bir de lux lambası ve gaz ocağı da bana cok sey hatırlattı.Mutfakta gaz ocağı kullanılırdı sonra elektrik ocağı, sonra tuplu derken gunumuze geldik...Turkiye'nin birçok yerinde elektrik de yoktu 1960 ın ılk dönemlerinde ve hava kararınca luxler yanardı. Simdi soyle gerilere baktığımda, belki o günlerde zor geliyordu ama meslek nedeniyle çocukluğumda Turkiye'nin cogu yerini görmek buyuk kazançmış.

Bir de hep sorulurdu, ''kimi daha cok seviyorsun? anneni mi, babanı mi? yoksa kardeşini mi?'' meğer kitaplarda da varmış bu.


Kısa bir muze ziyareti neler anımsattı bana. Bunlar sadece buraya dökülenler...
Ayse--------2015 Nisan
     Gezi------------------------2015 Nisan