4 Mayıs 2015 Pazartesi

Gecmise yolculuk---Ataturk Egitim Muzesi

Bugun Besevlerdeki Atatürk Egitim Muzesini gezdim. Muzeyi gezdiğimde geçmişe gittim, sizleri de bu yolculuğa ortak etmek istedim.
Kucuk bir muze, Atatürk Egitim Muzesi.Icerigi de cok zengin değil ama yine de gördüklerim beni anılara goturmeye yetti..Oncelikle  ilk okuma kitapları hic yabancı gelmedi. Sanırım bu kitaplardı bana da ilk okumayı öğreten...

Ardından sapkalar.60 lı yıllarda kucuk yerleşimlerde ortaokul ve lise öğrencileri de sapka giyerlerdi.Sonra kaldırıldı. Ben de babamın görevi nedeniyle gittiğimiz, Islahiye'de bir yıl bu ızdırabı çekenlerdenim. Sapkaları kafanıza gore bulamazsınız ya buyuktur ya kucuk. Benimki buyuktu ve gıyınınce ağlamaklı olurdum her  seferinde  cunkı basım içinde kaybolurdu. Bir de selam sorunu vardı, bazısı sapkayla asker selamı verilir der bazısı basınızı eğeceksiniz der. Her durumda bir problemdi. Bir yıl sonra kaldırıldı ben de kurtuldum...
 
O dönemlerde, ilkokulda müzik dersinde mandolin çalınırdı. Daha sonra melodikaya donus yapıldı. Ben de muzigi sevdiğimden hafta sonları da okula mandolin kursuna giderdim. Anıttepe ilkokulu , Su ankki Fen Fakultesinin rektörlük binasıydı. Hafta sonları zevkle gittiğim İngilizce, bale ve mandolin kursundan en eğlenceli olanıydı mandolin kursu. Herkes begendigi arkadaşlarının (elbette karsı cinsten) koridordaki ceketlerinin cebine pena koyardı. Kurs sonunda koyanı bilinmeyen renkli penalarla karşılaşmak isin en heyecanlı kısmıydı.Sonra da tahminler baslardı. Ogretmen bizdeki pena sarfiyatını hayretle karsılar, birturlu anlıyamazdı hep kırdığımızı dusunurdu.
Muzede gordugum diğer enstrümanların hepsinin Hasanoglan'dan olması da ayrı bir anlam taşıyor bence.
Bir de onlukler konusu vardı. Siyah onluk ve beyaz yaka.Beyaz yakalarımı annem her pazar kolayla kolalardı.Simdiki gibi spreyler yok, toz kola suyla karıştırılır ve yaka içinde bir sure bekletilir.Az bekletilirse yumuşak, cok bekletilirse jilet gibi olur ve boynunuzu acıtırdı..Onluklerim hep iyi kumaştan ozenle seçildiğinden pilileri hic bozulmazdı ve pazar günleri ozenle utulenirdi..
 Muzede bir de lux lambası ve gaz ocağı da bana cok sey hatırlattı.Mutfakta gaz ocağı kullanılırdı sonra elektrik ocağı, sonra tuplu derken gunumuze geldik...Turkiye'nin birçok yerinde elektrik de yoktu 1960 ın ılk dönemlerinde ve hava kararınca luxler yanardı. Simdi soyle gerilere baktığımda, belki o günlerde zor geliyordu ama meslek nedeniyle çocukluğumda Turkiye'nin cogu yerini görmek buyuk kazançmış.

Bir de hep sorulurdu, ''kimi daha cok seviyorsun? anneni mi, babanı mi? yoksa kardeşini mi?'' meğer kitaplarda da varmış bu.


Kısa bir muze ziyareti neler anımsattı bana. Bunlar sadece buraya dökülenler...
Ayse--------2015 Nisan
     Gezi------------------------2015 Nisan
 
 
 

1 yorum:

  1. :) yüzümde hoş bir tebessümle okudum, koyduğun resimlere tarif edemeyeceğim değişik bir duyguyla baktım. Ben de gideyim şu müzeye :)
    Paylaşım için teşekkürler.

    YanıtlaSil