9 Mart 2016 Çarşamba

TURCO.....Ali

Guatemala'da  Lake Atitlan'da Panajachel'de kalıyorum.Ikinci gecem...Otele dondugumde otelin
 sahipleri ve Isvecli Martin sohbet ediyorlardı. Ben de bir iki espriyle eşlik edince bir sıcaklık oluştu.Martin Turk olduğumu duyunca '' burada yasayan bir Turk var, Ali...Istersen seni ona götüreyim '' dedi. Heyecanla kabul ettim. 3 Aydır seyahat ediyorum ve Turk olduğumu söyleyince herkes saskınlık içinde, hic rastlamadık  gordugumuz ilk Turk sensin diyorlar. Simdi sasırma sırası bende. Turk 'e rastlamazken  Panajachelde bir Turk'un varlığı beni heyecanlandırıyor. Kapıyı calıp da Martin Turk olduğumu söyleyince Ali'nin  gözlerindeki ışıltı gorulmeye değerdi. Ismimi sordu Ayse dedıgımde bana butun sokağın duyacağı sekilde  ''Aysem Aysem benim güzel Aysem'' sarkısını söylemeye başladı. Kısa bir  tanışmadan sonra ertesi gun Ali'nin evinde saat ikide kahve içmek uzere randevulastık...
Yanımda Türkiye'den getirdiğim son hediyeliğim iki seramik bardak altıydı. Yanıma onları aldım ve Ali'nin evine gittim.Yesil kapıyı calıp ta armağanımı uzattığımda bana ''peynir mi, getirdin '' demesini hic unutamıyacagım...Bir an, kendimi kotu hissettim cunki Türkiye'den uzaklaştığımda  benim de ilk özlemim  beyaz peynirdir...Duygularını derinden hissettim.Sonra o da bunu farketti, aldırma dedi...O da benim için 2 kitap ayırmış, bunlar senin diye uzattı bana...
Ali her gun saat 14.00 den itibaren hava kararana kadar sandalyesini evinin onune koyuyor ve gelen gecenle sohbet ediyor. Herkes ona TURCO diyor.
Sevildigi hemen belli oluyor.75 yasında Izmirli...Genc yasta Istanbul'a gidiyor.Ingilizceye cok meraklı , kendi azmiyle öğreniyor ve Istanbul'da bir Amerikan sirketinde çalışıyor.Yıl 1965 Amerika rüyası başlıyor, tanıştığı birisi Amerika sana uygun değil Kanada'ya git diyor. Kanada2ya basvurusunu yapacak ama bilet sana ait yanıtını alınca, Kanada bilet parasını kazanmak için karısı ve bir kızıyla birlikte Almanya'ya geliyor.Cok okuyan ve bilgili biri olduğu konuştukça ortaya çıkıyor.Bilet parasını ayarlayınca ver elini Kanada...Sogukla karşılaşınca  biraz daha sıcak bölgesini seçiyor Kanada'nın...Calısıyor, para kazanıyor. Ikinci kızı da oluyor ve onların eğitimine ozellikle onem veriyor. ''En önemli sey kararlı olmaktır. Benim hayatımda BELKI yok'' diyor.Sendikaya girmiş daha cok kazanmış. Durust, kararlı, mütevazi ve ozgur yasama isteği onu bir otobusun içine atmış. 8 Ay calısıp 4 ay Meksika sahillerine gitmiş otobusuyle...Icınde kalmış, tehditler almış ''ben doğrularımdan sapmadım. Icki, uyusturcu, kadın, kumar beni hiçbir zaman çekmedi.'' diyor.'' Karıma sen de gel dedim, ama istemedi,anladım ki, ne ben onların hayatlarının içinde varım ne de onlar benim hayatımın içinde.Ben de, onlara yasayabilecekleri ufak bir ev alıp, otobusumle kendime yasamak için yer aramaya başladım, emekli olduktan sonra'' diyor...Ve artık kahve zamanı diyerek kahvelerimizi içiyoruz.
Brezilya'yı dusunurken kendini burada buluyor. Cok hoşuna gidiyor.Otobusunun içinde bir sure kalıyor ve ardından burayı satın alıyor.Ama otobüs onun herseyi...Aldıgı yere otobusu yerlestiyor once. sonra ufak bir ev...Tum Orta Amerika'da kapıların arkası suprizlerle dolu, Turco'nun kapısının ardından da böyle bir otobüs ve ufak bir ev çıkıyor karsıma...
15 yıldır burada yasıyor ve cok mutlu''.Hava güzel, insanlar güzel, maasım yetiyor, bol bol okuyorum'' diyor.Yerlestikten bir sure sonra okula gidiyor ve ''ben size yardımcı olmak istiyorum. Ingilizce ogretebilirim'' dediğinde once pek anlam veremiyorlar ama sonra cok seviyorlar onu.Dersler başlıyor, hatta okula giderken yiyecek birseyler de hazırlayıp goturuyor. Buradaki yerliler tarafından güven kazanması, sevgiyle bakılmasına neden oluyor bu davranıış. Evine gelip bize İngilizce ogret Turco  is bulmamız için İngilizce sart cok turist geliyor diyorlar. Yetenekli gördüklerine ogretmeye başlıyor ve onların kısa zamanda basarılı olmasından cok mutlu oluyor.Cevresi genişliyor, seveni artıyor. Biz bunları konuşurken bir yandan geçenlerin ''Hola Turco'' ''Hola Amigo'',''Hola Ali'' seslenişlerine de yanıt veriyor.Boylesine  hos bir insan Ali...Beni hayrete dusuruyor her gecen dakika...
Bir donem cok kilo verip rahatsızlanınca , aynaya baktım ve ne istiyorsun diye sordum karsımdakine o da bana yasamak istiyorum bir ağaç gibi tek ve hur.... diye Nazım'dan siir okumaya başlıyor bana.
Panajachene gelen Kubali doktorlarla arkadaş oluyor onlara yardımda bulunuyor evinde ağırlıyor. onu Kuba'ya davet ediyorlar. Her birine tansiyon aleti goturdum hediye derken gözleri doluyor...Ben de oylesine dikkatle dinliyorum ve ozgur gezmenin güzel yanlarından biri de böyle farklı seyler yasamak diye içimden geçiriyorum....Kuba'ya 2 kez gidiyor tum kontrollerimde cok sağlıklı çıktım diye mutluluğunu dile getiriyor. Buranın yerlilerinden bir karısı var.Birlikte oturmuyorlar. Karısı annesiyle oturuyor.Istediği zaman geliyor bu da bana yetiyor diyor sevgiyle...Ve ardından bir siir daha geliyor Nazım'dan ...
Saatler geçiyor, bloğa yazabilir miyim diye izin istiyorum. Buralara bir daha geleceğim ama beyaz peynirle dediğimde zeytini de unutma diyor TURCO...
Ayse.....2016 Mart
Gezi Tarihi......2016 Mart