24 Kasım 2010 Çarşamba

Likya yolu yürüyüşü Kaş etabı

Aydın ve Ebru çiftiyle

Eflatun Sanat Evinde konuk evi.

Kaş'ta gün batımı

Ayşe Likya Yollarında

Kekova, Kale köyde çiçekler

Tahıl ambarları--Gokçeören
Likya Yolu Kate Clow tarafından 1999 yılında yürüyüşe açılınca çok ilgimi çekmişti. Dünyanın ilk 10 uzun  yürüyüş yolundan biri olması,  daha da heyecanlandırmıştı ve '' yapacaklarım '' listesine almıştım. Benim isteğim, tüm yolu bireysel olarak, yürümekti. Likya yolu yürüyüşü duzenleyen acentalar bu  yürüyüşü üç bölgeye ayırmışlar; Fethiye, Kaş ve Kemer... Ben de Kaş etabına katıldım. Tam  da istediğim olmadı diye mızırdanıyordum ki, aslında bana uygun olan buymuş. Yürüyüş, güzel yemekler, iyi bir otelde konaklama, donüşte beni bekleyen sıcak duşum... Bireysel gidilende, sırt çantasında çadır dahil tüm malzemeleri taşımak gerek, susuz kalmak olası,yürüyüş sonrası duş alamama kesinlikle mümkün, konaklama kosulları herzaman uygun değil...Yürüyüşe, ÇUKURBAĞ Köyünden başladık, 4 saatlik bir yürüyüş .Köye girişten sonraki bir km lik yürüyüşten sonra, Aydın, Ebru çiftinin Eflatun Sanat Merkezi'ne uğradık. Ikisi de çok şirin insanlar. Organik tarımla, resim ve heykelle uğraşıyorlar. Dünyanın heryerinden, gönüllü çalışmaya gelenlere evlerini açmışlar. Konukları için hazırladıkları bölümleri de gönüllü çalışanlarla yapmışlar.Gittigimizde de Avusturalya'lı ve Endonezya'lı iki genç vardı. Yürüyüş, zaman zaman fazla kayalık ve taşlık olması nedeniyle zorluyor, kaymaya çok müsait. Yürüyüşün başında, ayağımın altındaki taş dönünce ilk ve son düsüsümü gercekleştirdim. Ikinci parkur, OKCUÖLDÜĞÜ,UFAKDERE, LİMANAĞZI yürüyüşüydü.BAYINDIR köyünden başladık, cok zevkli ve tempolu bir yürüyüş oldu. Bir bölümde,iğne kayalıklar vardı, çok tehlikeliydi. Her yer dikik iğne kayalıklardan oluşuyor ve onların arasında geçişler bulunacak. Yanlış bir basış, sonunda olmadık sorunları getirebilir. Ama ben düşme hakkımı ilk gün kullandığımdan, biraz rahatımOpen-mouth smile .Keçiboynuzu ağaçları heryeri sarmıştı. Patika yollardan giderken,aşağıdaki deniz manzarası bir ay önce yürüdüğüm, Italyan Rivierasını geçmişti.Enerjinin bitmeye yüz tuttuğu zamanda, kendimi, Limaagzın'da buldum. Ayaklarımı havaya dikip dinlenme pozisyonuna geçip,soğuk bir birayla ödüllendirdim yorgun bedenimi. Ardından, Nuri'nin salaş restoranında yenen balıklar ve tekneyle Kas'a donüş ise yaşadığım güzelliklerdendi. Bir sonraki parkur; APPOLLONIA, APERLAI, SICAKKOYU yürüyüşüydü.Cok guzel bir hava, geniş patika yol, tırmanışlar, maki bitki örtüsü...Yol boyu uzanan Likya mezarları ise, sanki bu güzelliklerin içinde dekor olarak yerleştirilmiş gibi uzanıyor...Tatlı bir yorgunluk ve biraz pesedişe yaklaşildığında, Sıcak koyunda, taze tutulmuş balıklar bizi bekliyor, kısa bir yemek molasından sonra rıhtımdaki teknemizle,Kekova'ya gidip kaleye çıkış ve o nefis manzara...Ve gun Ucagız'da bitiyor, otele donus ve sıcak bir duş... Son parkur SARIBELEN, GOKCEOREN...Manzara şahane, köydeki buğday ambarları ilginç, yürüyüş hızlı tempoyla kırmızı beyaz çizgileri takip edip gidiyor,sanki bütün bu güzelliklerde tek başınayım ve doğayı yeniden keşfediyorum. Herşey çok güzel...Sıra Kemer ve Fethiyede...Ayşe-2010 Kasım

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder