17 Eylül 2010 Cuma
Adalı olmak...
Her Ada gezimden sonra, ''adalı'' olmanın farklılıgını hissederim. Limanda baslar, adalılık...Heyecan, huzun, mutluluk , gozyası vardır limanda. Gozler hepsini gosterir, ya suludur, ya pırıl pırıl. Ada insanı, paylasımcıdır, kapalıdır kendi icinde yasar. Biz karada yasayanlar bu duyguları bilemeyiz, yasam sehirden farklıdır. Buyuk bir ailedir adalilar, birbirlerini tanırlar. Sokak sohbetleri vazgecilmezleridir. Kapıların onune konulan birkac tahta iskemlede en tatlı muhabbetler olur. Evin kapısıyla sokak ayni hizadadır, kapıyı actı mi evindedir adalı. Sabah, gazetesini heyecanla bekler ''adalı''. Sehirli gibi anında okuyamaz gazeteyi, ilk gelen vapur, feribot; haberleriyle yuklu gelir. Adalı'nın her anı ''lodos, poyraz''la gecer. Anakarayla baglantının kesilmesi demektir, ruzgar, fırtına. Adalı, rahat giyinir, kalenderdir, balıkcidir. Icmeyi, eglenceyi sever.Ben, ''adalı'' olmayı, Burgaz Ada'da gunu birlik gelen bir arkadasımı son vapurla limanda yolcu ettikten sonra, sessizlige gomulen, karanlıklar icindeki adanın yalnızlıgını hissettigimde anladım...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder