21 Mart 2015 Cumartesi

Amalfi Kıyıları----( Positano )

 
POSITANO


Sorrento'dan Positano'ya geçiş karayoluyla oluyor. Otobusler cok sık aralıklarla kalkıyor .1.40'  suruyor.  Yol virajlı, manzara cok güzel. Bir taraftan otobüs içinden fotoğraf çekmeye çalışıyorum sonra ara ara arkama yaslanıp çevrenin güzelliğini içime hapsetmek istiyorum ve tepede bir yerde sofor Positano diyor, verdiğimiz adrese gore bizi indiriyor. Oteliniz buraya yakın yürüyeceksiniz diyor.Biz de biraz yokuş asagı yürüdükten sonra otelimize kavuşuyoruz.Villa Palumbo B.B.Sahipleri cok sempatik,   bir aile oteli. Tepede, tum Positano ayaklar altında...Hos bir terası var ama sezon açılmadığı için teras pek kullanılmıyor.Odamız buyuk, tum manzarayı  bizlere sunan buyuk bir balkonumuz var.
www.villapalumbo.it .Hava güzel, aksam olunca biraz serinliyor.Positanoda sehir içinde  otobüs seferleri var. Otel sahibi, merdivenle inmemizi öneriyor, biz de başlıyoruz yurumeye. Balkondan ilk baktığımda Positano'nun gorunusunu Karadeniz kıyılarına benzettim.

 Sehrin heryerinde deniz kıyısına inmek için merdivenler yapılmış, bu merdivenler evlerin arasından geçiyor. Evlerin bahcelerinde yine limon ağaçları var. Mevsimden oturu limon ağaçlarını hep korumaya almışlardı.Magazaların , cafelerin olduğu bolum genellikle denize yakın olan bölge. Bu yuruyusu cok sevdik. Seramik mağazaları her zamanki gibi bize yine goz kırpıyor ve alışveriş için de tahrik ediyordu. Biz de ufak tefek alışverişlerle kendimizi mutlu ediyorduk. minik bir sırt çantasıyla gezince, pek alısverise bakılmıyor.
 Positano, sezona hazırlık içerisindeydi, her yerde inşaat vardı ama yine güzelliğinden fazla birsey kaybetmemişti. Biz mutluyduk...Merdivenler bittikten sonra acık olan biriki mağazada oyalandık. Sonra birden bir suprız oldu ufak bir meydana çıktık. Kilisenin olduğu bu meydandan deniz ve plaj karsımıza cıktı. Sanki başka bir sehir vardı.


Kendimi hemen sahile attım, bir yanda deniz, dalgalar diğer yanda tepelere doğru yükselen bir sehir, ama sakin. Buraların sezondakini halini dusununce bu sakinlik daha cok hoşuma gitti.

 Amalfi kıyılarında bir farklılık da kiliseler. Her kilisenin bir kubbeli kısmı var ve hepsi renkli seramiklerle kaplanmış. Sehrin görüntüsüne bir canlılık kazandırıyor ve hos gorunuyor.Aksam yemeğimizi tek acık olan restoran olan Saraceno d'oro da brucette ,calezione ve birayla tamamladıktan sonra maalesef 1 saate yakın otobusu bekledik. Inmek güzeldi de, tırmanmayı
göze alamadık.
Sabah, kalktığımızda balkondan bakınca, güne böyle başlamak cok hostu, kahvaltımızı da balkonda bu ortamda yapınca yine mutlu bir başlangıç bizi bekliyordu. Doyamadık ve tekrar merdivenlerden  aşağıya attık kendimizi.
Ayse---------------2015
Gezi Tarihi--------2015 Mart

Amalfi Kıyıları---------(Amalfi )

AMALFI
 


Positano'dan  ufak otobüsle Amalfi'ye yola çıktık.Positano Amalfi arası 50 dakika suruyor. Yol yine cok virajlı ama doga ve manzara cok etkileyici. Yol üzerinde oteller ve restoranlar bulunuyor. Tesaduf bu ya,ayni otobüste Istanbul'dan bir çiftle birlikte yol aldık. Bizim  ozgur ve sırt çantalı gezmemiz ilgilerini cekti.
Amalfi'de kalmayı düşünmediğimizden once ana cadde üzerinde bir yerde yemeğimizi yiyip çantalarımızı da orada bıraktık.Artık yukumuz yoktu rahat rahat dolaşabilirdik.Ustelik midemiz de Italyan yemekleriyle mutluydu.


Amalfi'de merkez St Andrea Katedrali çevresinde olusmus. Onunden gecen cadde üzerinde cafeler, dukkanlar , restoranlar var.Katedralin merdivenlerinde oturanlar, bir an Ispanyol merdivenlerini anımsattı bana.
Marina çevresinde yürüyerek sehri bir de deniz tarafından seyretmek, sehrin butununu görmeyi sağladı ve aksam otobüsle Ravello'ya geçtik.
Ayse----2015
Gezi   Tarihi------------Mart 2015

19 Mart 2015 Perşembe

Amalfi Kıyıları---(Sorrento, Capri )

SORRENTO

Sorrento'nun denizden gorunusu

Napoli'deki konaklamadan sonra, Circumvesuviano ile Sorrento'ya geçtik. Bu tren sadece Napoli Sorrento arasında çalışıyor ve aradaki tum yerleşim yerlerinde duruyor.Oldukça zevkli  bir yolculuk. Binalarda  mimari acıdan bir ozellik yok ve cogunlukla birkaç katlı apartmanlardan oluşuyor. Camasırlar yine on saflarda.  Balkonlardan sarkan , ya da balkonlar arası camasırlar her zamanki gibi Sofia Loren filmlerini hatrırlatmaktan geri kalmıyor.Napoli Sorrento arası trenle 1 saat 10 dakika suruyor.Yol boyu limon bahçelerini görmek, Vezuv'u seyretmek... hele  bu guzellige bir de akordionla çalınan Napolıtanlar eklenince, ahh bir de sarap olsaydı diye geçirdim içimden. 
 Ve Sorrento'ya vardık.Sorrento ufak bir yer. Denizden baktığınızda sehrin kayalar üzerine kurulmuş olduğunu goruyorsunuz. Zaten tum Amalfi kıyıları ayni güzellikte.Hemen otelimize gittik. Kaldıgımız otel merkezde deniz görmeyen, minimalist döşenmiş ufak sirin bir oteldi.
www.palazzotasso.com .Resepsiyondaki kızlar oylesine sempatikti ki, beni de iyice coşturdular.Uzun uzun espriler yaptık yakısıklı Italyan erkekleri üzerine. Bu sıcak başlangıçtan sonra hemen sehri dolaşmaya çıktık.
 Tasso  unlu bir edebiyatçı bu yüzden Sorrento'da en fazla duyulan isim Tasso. Sehrin heryerinde portakal ağaçları, limon ağaçları var. Burası Limoncellonun da merkezi.Ayrıca seramikler müthiş.
Sezon dışı olduğu için birçok yer kapalıydı, ama bu sakinlik de ayrı güzeldi.

Birkac marina var. Buyuk Marinaya inmek için asansör var. Asansorun olduğu yer sehrin balkonu. Manzara cok güzel. Cevredeki herkes opusuyor, adeta opusme yeri. Ben de hic olmazsa fotoğraf çektireyim dedim.Bir yanda deniz diğer yanda ısıl ısıl tepelere yerleşmiş evler, oteller gecenin sesizligine burunmuş duruyor...Oneriler üzerine aksam yemeğimizi içerisi yeşilin hakim olduğu La Fenice' de yedik.
www.ristorentelafenicesorrento.com Nefis bir
risotto pescatora , pizza Romana  ve sarapla geceyi kapattık.

Sorrento
CAPRI


Sabah güzel bir kahvaltının ardından , ferryle Capri'ye gittik. Hızlı feribotlar diğerine gore daha ucuz.Saatlere gore de fiyatlar değişiyor.Biz 14.70 euroya gittk. www.caremar.it .Yıllar once gitmiştim, aklımda kalanlar ise seramik banklar, Krupsun sahibinin evi ve Green Grottanın  güzelliğiydi. Yıllar sonra tekrar geleceğimi hic düşünmemiştim. Birden o günleri hatırladım, turla gitmiştim o kadar hızlı gezmıstik ki adeta acele yenilip boğazımda kalan yemek tadındaydı, o günlere doğru kısa bir yolculuk yaptı belleğim...
Sorrento marina Ayse Capri yolunda


Capri
 Capri'ye vardığımızda, once otobüsle ana Capri^ye çıktık.Merkez, tepeye kurulmuş. Tepeden gorunum cok güzel, hemen bende bira keyfini cagrıstırdı. Ana Capri keyfinden sonra yürüyerek aşağıya inmeyi tercih ettik. Yol gayet güzel, evlerin arasından yürüyerek iniliyor. Mis gibi kokan limon ağaçları arasında yurumeye başladık. Sarhos olmayı hep içkiden bilirler ama benim sarhoşluğumun suçlusu limon ağaçları ve manzaraydı. Daracık bir yol, sağlı sollu evler...Her evin kapısı ayrı bir güzellikte seramiklerle süslenmiş.
Hosuma giden seylerden biri de Ana Capri'deki tuvaletti. Meydanda  bulunan bu tuvalet, aslında herkese acık bir tuvalet olmasına karsın temizliği, seramikleriyle adeta lüks bir otelin tuvaletiydi. Tuvalet eğitimi, gelişimin simgelerinden biri benim için. Bu yüzden ozellikle fotoğrafını çektim.
Asagıya indiğimizde, kıyıda  midemizi de mutlu ettik ve biraz da etrafı seyrettik ve zaman geldi. Bir gun yetmişti, bu güzellikler için. Capri^yi arkamızda bırakıp Sorrento'ya donduk. Belki bir gun yine, bugünleri hatırlıyarak, Capri'ye geleceğim. Kim bilir?


Tuvaletin girişteki bir duvarı

Tuvaletin ic kısmı.

Ayse------2015

 Gezi Tarihi------------2015  Mart



15 Mart 2015 Pazar

TEATRO DI SAN CARLO----(TRISTAN AND ISOLDE)




Napoli'ye gelmeden once opera evleri arasında ilk 10 a giren, 1737 yılında acılan TEATRO DI SAN CARLO nun programına baktım ve ilk gecemize denk gelen TRISTAN VE ISOLDE operasına biletleri aldım. Wagner'in bu operasını ilk kez izleyecektim. Gunumuzu gayet güzel geçirdik saat 18.00 e cok yaklaşmıştı, etrafı seyrede seyrede opera evine doğru yuruyorduk. Arkadasım ansızın ''Ayse, opera saat 20.00 de başlıyor değil mi diye sorunca, elbette diye geçiştirdim ama yine de bir kontrol etmek isteyince,sasirdim kaldım ve  beni aldı bir telaş.Cunki oyun, saat 18.00 de başlamıştı. Oylesine koşturmaya başladık ki, isin başlangıç zevki kaçmıştı.Bir yandan ben onden koşturuyor, diğer yandan sürekli kendime söyleniyordum.Sonunda vardık. Kapıdaki görevlilere
 durumu anlatınca tamam simdi ara var girebilirsiniz dediler. Elimdeki kâğıtları gösterince esas bilet çıktısı yok alamayız, biletiniz gorulmuyor demezler mi? Haklılar ama, ben de içeriye girmeliyim.Yok etme, yırtma gibi temizlikleri yerli yersiz pek sevdiğimden umitsizce e postama bakmaya basladım, neyseki silmemişim ve  içeri girebilirdik.Ara oldu ve kendimizi locamıza attık. Yine muhteşem bir salon. Locada bir kişi vardı, yerimiz güzeldi. Ilk anda birinci perdeyi yalnız izlemenin zevkinden sonra bizi karsısında gören Avustralya'lı opera sever, sonradan sohbetlerde oldukça sıcak davrandı.Onun koltuğu locanın  2. sırası olmasına rağmen ona da yanımızda bir yer açıp, ucumuz birlikte ayni yerden izledik. Oyuna 2.perdeden girmenin ve ilk kez izlemenin getirdigi bir kopukluk oldu  ama o ortamda olmak bile yeteri kadar tatmin ediciydi, ozellikle müzikle birleşince hele hele orkestra, Zubin Mehta'nın parmaklarının ucundaysa...Evet conductor Zubin Mehtaydı.
Selamlama bolumunde perde açıldığında , orkestranın sahneye cıktıgını görmek supriz oldu. Isolde cok alkış aldı.

Ayse------2015
                                                                 Gezi tarihi--------2015  Subat

10 Mart 2015 Salı

Göta Kanal Turu


Göta Kanal, 200 yıldan fazla tarihi olan 190 km uzunluğunda, 1810-1832 yılları arasında 58.000 Isvec askeri tarafından inşa edilmiş bir kanal  ve üzerinde 58 lock var.Sjotorpla Mem arasında uzanıyor.
Isvec gezime çıkmadan once bir yerde bu kanalla ilgili okuduğum bir yazı beni kanal boyu bisiklet turu yapmaya itti. Gota Kanal'ın tamamı yerine Karlsborg  ile Sjötorp arasındaki bolumde bu isteğimi gerçekleştirdim. Stokholm'den  trenle, daha sonra  otobüsle devam ederek Karlsborge geldim.Karlsborg, Vattern golu kıyısında ufak bir yer. Yukardaki fotoğraflarda görülen, ilk anda gezdiğim kalesi, diğeri ise Vattern golu kıyısındaki STF Karsborg B.B Hostel. Hostel konumu nedeniyle oldukça iyi bir yerde. Ben Idas Brygga B.B da kaldım. Idas Brygga hemen kanalın başlangıç noktasında güzel restoranı ve oteliyle hos bir yer ancak fiyatları biraz yüksek. Bir de biraz daha merkezde nehir kıyısında buyuk bir binanın 2 katını B.B olarak isletiyorlar. Oldukça sirin bir yer. Yakınında da yaslılar için güzel bir bakım evi var. Burada kalmayı tercih ettim Kahvaltıyı ise otelin olduğu yerde verdiler. Bir gece burada kaldıktan sonra  Sandor firmasına ait bir tekneyle kanal turuma başladım.
  Gota  Kanal turunu farklı sekillerde yapmak mumkun.Cruiseler var bunlar, farklı sureleri içeriyorlar ve ucuz değil. Benim seyahat ettiğim Sandor firması  haftanın belli günlerinde belli hatta gidip geliyor.Icinde güzel bir restoranı var.
 

Idas  Brygga  Otel

Yolculuk cok güzeldi.Tekne sakin kanallarda suzulup duruyordu.Bu yolculuk sırasında, sırayla locklardan geçtik.Kanallarda, kanoları ve yelkenli tekneleri izlemek de güzeldi.Lock larda  su seviyelerinin ayarlanmasını dikkatle her seferinde izledim.TATORP DA (lock) bu ayarlamalar manueldi. Digerlerinde ise manuel değil. Biz tekneyle giderken bazen solda, bazen sağda bisiklet yolunda giden bisikletlileri gördükçe ben de bir an evvel böyle gezmek için can atıyordum.

 Isvecte yelkenli kullanmak cok yaygın, kiralamak da  tercihler arasında. Karayolundaki trafik yoğunluğu gibi zaman zaman yelkenli trafiği artıyor. Bir taraftan bu güzellikleri izlerken diğer yandan yine bir bilinmeze doğru gidiyordum. Bisiklete binmeyi düşünuyorum, bisikletim yok. Gordugum her Lock un olduğu yerde konaklamayı hayal ediyorum ama nerede kalacağımı bilmiyorum Yine de bunlardan tedirgin olmuyordum. Cunki böylesi gelişmiş ülkelerde hersey cok kolay ve organize.
Sonucta teknemiz TOREBODA'da bizi indirdi. Ben her zamanki gibi sırtımda ufak çantamla yurumeye başladım ve ilk anda yuzum gülmeye başladı, cunki kiralık bisikletler bana bakıyordu. Bir bisiklet kiraladım, üstelik onunde sepeti de vardı ve yola koyuldum. Bu sefer kanal solda ben kara tarafından gidiyordum.Konaklama yerleri Lock'ların olduğu yerlerde vardı. Bunlar heryerde farklı. Bazı yerlerde kucuk kulübeler var dus ve tuvaletler ortak dısarda. Bazı yerde B.B bulmak mumkun. Hepsi ufak, sirin kırmızı, sarı renk renk...
Sonunda NORRQVARN da otelde kalmaya karar verdim. www.norrqvarn.se  Burası cok hos bir yerdi.Hostel bolumu de vardı.Hostel  da fiyatlar biraz daha dusuktu.Hatta resepsiyondaki hanım size 4 kişilik odadan bir yer vereyim. Otel bos, yalnız kalırsınız dedi.Daha ne isterim hemen kabul ettim.Acık ve kapalı 2 restoranı vardı. Bu yorgunluğun üzerine soğuk bir birayla bahçede kendimi ödüllendirdim. Buranın bir güzel yanı da yelkenliler için de yer olmasıydı. Yelkenliler için ortak tuvalet, dus vardı dısarda. Aksam olunca otelde kalanlar, yelkenlilerden gelenlerle sayı artıyordu, buna bir de ortak sohbetleri ekleyince, pek güzeldi...

 Otelimi hic değiştirmedim, aksamları yediğim nefis somonları hala hatırlarım. Kaldığım sure içinde her gun Karlsborg ve Sjotorp arasında bisikletle dolaştım.En az 50 km yol gidiyordum. Sjotorp, konaklama ve yeme içme konusunda diğerlerine gore daha buyuk bir yer ve son durak ya da ilk duraktı.Yine dolaşmalarımın birinde izcilerle sohbet edip, caylarını içtim.



.






 Ayse------2015
                                                                                            Gezi Tarihi:  2012---Temmuz