27 Şubat 2011 Pazar

Arjantin---55 Yılın ardından...

Eva Peron Parkı


Kitaplar


55 yılın ardından

55 yılın ardından
Farklı ülkeleri gezdigimde, gormeyi istediğim yerlerden biri de kütüphaneleridir. Buenos Aires'teki La Biblioteca Nacional de  büyük bir kütüphane. On kısmında Eva Peron Parkı var. Arjantin'de parkların gunluk yasam icinde onemli bir yeri var. Kutuphane'nin sadece iki katına, gezme amaclı girilmesine izin veriyorlar. Katın birinde eski kitaplardan olusan bir arsiv  sergileniyor. Bu kitaplar, farklı konuları iceriyor. Daha önce gördüğüm bir cok kütüphaneyle kıyaslayınca her yonden cok etkileyici bulmadım. Kutüphaneden cıkınca bir onceki parkla ters yonde diger bir park daha var. Bu park ise oldukca ilginc, her yerinde eski kitap,dergi ve gazetelerden çekilmiş fotograflar  asılmış. Banklarda kitap okuyanlarla guzel bir birliktelik olusturuyorlar. Ben de kitabımla o tablodaki resmimi fotografladıktan sonra, dolasırken bankta oturan yaslı bir cift gozume takıldı ve gülümseyerek ''hola'' dedim. Hemen gülümsediler ve benim Arjantinli olmadıgımı  hangi ulkeden oldugumu sordular ve ardından da acıkladılar:'' Arjantinliler pek guleryuzlu degillerdir'' dediler. Boylece bizim sohbet basladı. Once beni, cantamı nasıl korumam gerektigi konusunda heyecanla uyardılar ve ardından ''biz bugun cok mutluyuz, parka özellikle geldik çünki burada çok anımız var ve bugün 55. evlenme yıldönümümüzü kutluyoruz'' dediler heyecan ve mutlulukla. Ben de bu tatlı çifti kutladıktan sonra, çantamdaki Turkıye'den götürdügüm magneti, parktaki yabancıdan bir anı olarak verdim. Çok mutlu oldular...Elele tutuşup evlerine gittiler...Ayse--2011

24 Şubat 2011 Perşembe

Patagonıa Argentına---El Calafate




Patagonyadaki ilk durak El Calafateydi. Buraya Buenos Aires'ten ucakla geldik. Sabah ucaktan indiğimizde, sehrin dısındaki  uluslararası havaalanından bindiğimiz bir minübüsle El Calafate'ye geldik. Şöför herkese gideceği oteli sorup tek tek otellere götürüyor. Tabii ki bizim otelimiz filan yok, herzamanki yanıt benden '' şehir merkezi '' lutfen. Boylece güzel bir şehir turu atıp farklı fiyatlardaki bircok konaklama yerini de ilk anda görmüs olduk.  Minibusun icindekiler  heyecanlı, coğu nasıl bir otel, pansiyon ya da hostelle karşılaşacagını merak ediyor. Kiminin yüzü gülüyor, kimisi ise hosnutsuzluğunu hemen belli edip, soylenmeye başlıyor. Bizim durumumuz ise belirsiz, bakalım ne yapacağız. Şehir merkezinde indik, birkaç  otele girip oda sordugumda yer olmadığı yanıtı pek de sevimli gelmedi, ama moral bozmak yok. Sokakta kalacak halimiz yok ya. Bu arada sırt cantalı iki bayan gördüm ve onlara nerede kalabiliriz dediğimde, çok yakında küçük bir ev var  odalarını veriyorlar, kahvaltıları nefis ve de fiyat çok makül dediler. Soluğu ''AONIKENK'' te aldık. Sahibesi genç ve rehber. Bir aile isletmesi. Güzel ingilizce konusuyor. Odamız güzel ve sadece biz kalacağız. Kablosuz internet baglantısı da var, eee baska ne isterim. Iyi ki internetten ayırtmamısım diye sevindim, gördüklerimizin bircoğundan güzel. Cantaları attık ve ilk durak GLACIARIUM (Museo Del Helo Patagonica) oldu. Buraya şehir icinden saat başı kalkan minibüslerle gidiliyor. Şehrin dısında bir müze. El Calafate'de, özellikle yaz aylarında ( Ocak, Subat) turist sayısı çok artıyor. Güzel müstakil evleri, lokal cikolata ve likörleri  satan magazaları, seyahat acentaları, spor malzemesi satan magazaları ve hos cafe, restoranlarıyla şirin ufak bir yer. GLACIARIUM Kasım 2010 da acilmis bir müze. Müzede, Guney Patagonya'daki buz tarlaları, kardan buza geçişin gösterilişleri yer alıyor. Diğer bir  bölümde, küresel ısınmanın buzullar üzerindeki etkileri ve buzulların kırılması gösteriliyor. Gorulmesi gerekli müzelerden. Müzeyi gezdikten sonra, müzenin cafesinde içtiğimiz şarapla birlikte bulutların güzelliğini izlemek de ayrı bir zevktti. Buradan dönüste, iki lagundan oluşan Laguna Nimez çevresinde yürüyüş yaparak, beyaz pembe karışımlı renkleriyle flamingoları,kuğuları,ördekleri izledik...Ayse--2011
Filamingolar---Laguna Nimez

23 Şubat 2011 Çarşamba

Arjantin----Cementerio De La Recoleta



 

Recoleta Mezarlığı Buenos Aires'te. Muntazam sokaklar uzerine sıralanmıs, mermer anıtların herbiri, birbirinden görkemli. Burada askerler, eski cumhurbaskanları ve ünlü, zengin ailelerin, politikacıların mezarları var. Eva Peron da sonunda  buradaki  aile mezarlığına ( Duarte Famiglia) getirilmiş. Mezarlığı dolaşanların çoğu,  öncelikle, Evita'yı ziyaret ediyorlar.  Eva Peron'un mezarına gittiğimde, mezarın karsısında yere oturmus, bütün kolu dövme yapılmış, adeta kendinden gecmis genc bayan çok ilgimi çekti. Ben oradan ayrılırken o hala orada oturuyordu. Sanki başka dünyada yaşar gibiydi. Mezarlık sokakları arasında dolaşırken, heykellerin çeşitliliği ve güzelliği farklılık yaratıyor ortamda. Bazılarının icinde birkac tabutu gormek mumkun. Bazısı özel beyaz ortulerle süslenmis. Herbirinde bir ozellik var. Benim de ünlüler mezarlığı arşivime biri daha eklenmiş oldu...Ayse--2011

21 Şubat 2011 Pazartesi

Brezilya----Parque Das Aves



Tucan

Tucan

Ararnha Nobre

Flamingolar

 Parque Das Aves, Foz do Iguaçu'nun karşısında çok geniş bir kuş parkı. Kuşların bir kısmı, telle çevrili geniş alanlarda  bulunurken, diğer bölümü doğal ortamlarda rahatça dolaşıyorlar. Bizler de onları yakından, hatta zaman zaman dokunarak gözlemleme şansını yakaladık. En ilginçleri de, Tucan, Flamingo, Macaw, Ararinha Nobre...Coğu; Brezilya, Arjantin, Uruguay orijinli. Renklerinin güzelliğine bakarken, sanat ya da modayla ugrassaydım kesinlikle bu renklerden esinlenirdim diye geçirdim içimden. Gidildiginde kesinlikle görülmesi, gerekli yerlerden biri...Ayse--2011

20 Şubat 2011 Pazar

Uruguay----Colonia Del Sacremento






Colonia Del Sacramento, Uruguay'ın batısında Buenos Aires'e hızlı ferrylerle bir saatlik mesafede ufak bir şehir. Ferry biletleri daha onceden alınırsa turistik sınıf bulunabileceginden daha ekonomik oluyor. Biz son dakikada aldıgımızdan VIP almak zorunda kaldık, 110$ ödedik ve pek memnun kaldık. En onemli bölgesi Barrio Historico. Barrio Historica, Unesco tarafından koruma altına alınmış. Sehri gezmeye, 1745 de yapılmıs sehir kapısından girerek basladım. Surlar uzerine cıkıp etrafı seyrettigimde ise manzara cok hostu. Plata ve Uruguay nehirlerinin karısımı suyu bulanık  yaptigindan, mavi rengi sadece gokyuzunde nefis bulutlarla birlikte gormek mumkun. Bu guzelligin ardından, arnavut kaldırımları ve koloni doneminden kalan evleri gezerek devam ettim.Seramikleri ünlu oldugundan, sokaklarda, evlerin duvarlarında; her turlu isaret ve yazılar seramiklere yazılmıs. Evlerin bir kısmını müze, cafe, restoran, resim galerisi olarak kullanıyorlar. Evler dısardan bakıldıgında ufak gorunse de aslında, ic kısımda avluya acılan bolumleriyle pek de kucuk degiller.Sokak aralarında gezerken pırıl pırıl eski model arabaları gormek ,burayı daha da ilginc kılmaya basladı. Resim galerileri cok fazla, ya bir cafenin, restoranın icinde ( http://www.arteamericano.com/)  ya da sadece bir galeri. Resimler birbirinden guzel. Hepsini almak geciyor icimden, sadece karsılarına gecip seyrediyorum (http://www.fragaimaz.com/ ) Uzun sahil boyu yaptıgımız yuruyuste su yuksekliginin fazla olmamasından,su icinde insanların ayakta durduklarını, oturduklarını,sohbet ettiklerini, ya da top oynadıklarını tebessumle izledim. Colonia Del Sacramento, gun batımıyla da unlü.Gun batımına yakın, ben de kıyıdaki yerimi aldım. Herkes sessiz, farklı duygular icinde gunesi batırdık. Ayni anda karanlıkla birlikte, sehre, ilginc bir sessizlik coktu. Sessiz ve gizemli bir havaya burundu. Buraya gelirseniz muhakkak gecesini yasamalısınız. Colonia Del Sacremento, ikizler burcundan olsa gerek iki ruhlu. Gunduz baska gece bambaska guzel...Tum restoranlarda sadece mum yanıyor ve sessiz. Meydanlarda restoranların dısarı konulmus masaları ve mum ısıklarından baska  birsey yok. Gunumuz olmadıgından, biz 23.30 da donmek zorundaydık. Tum guzellikleri yasayıp vapurumuza dondugumuzde VIP olmanın ayrıcalıgını yasadık. Sampanyalarla karsılandık, donus yine sessizdi...Herkesin elinde sampanyalar, belli ki yurekler Colonia Del Sacramento'nun gecesinde kalmıstı...Ayse--2011

18 Şubat 2011 Cuma

Arjantin----Carlos Gardel





Carlos Gardel, Buenos Aires'e ucaktan indiginiz andan itibaren her yerde, sesiyle, müzigiyle, fotograflarıyla karsılasacagınız ünlü tangocu. Arjantin'in her yerinde onsuz gecen bir an yok. Aslı Uruguaylı olup, Arjantin'de yasamıs ünlü tango sanatçısı. Ruhum Uruguay'da  olsa da kalbim Arjantinde atıyor diyor. Genç yaşta bir trafik kazasında ölüyor.Tango'yu ust sınıfa taşıyor. Şapkası, takım elbisesi, briyantinli saçları ve soylediği tangolarıyla tazeliğini koruyan bir efsane. Bir dönem yaşadığı evi, müze olmuş.Evin bulunduğu sokakta rengarenk boyanmış tango barlar ve tiyatrolar var. Evini gezerken, bir yandan C.Gardel'i dinlemek, diğer yandan o ortamda onu hissetmek beni cocukluğuma, annemle babamın acemice yaptıkları tangolara götürdü. Adı verilen caddede dolaşırken, o'nun heykeli önünde afiş için fotoğraf çektiren  genç tango şarkıcısı, içlerinde taşıdıkları Gardel'in ne denli ulasılmak istenen oldugunu gösteriyordu .Evet Arjantin çok şey demek, bunlardan biri de Carlos Gardel...
Ayse---2011

17 Şubat 2011 Perşembe

Arjantin---Kopekler


Arjantin; sokaklarında, cok sayıda kopek gordugum ulkelerden biri. Bunların bir bolümü sahipli, cogu ise sahipsiz ama besli sokak kopekleri. Kediler ise azınlıkta. Sokak kopekleri oldukca iri, sahipli kopekler ise küçük köpekler. Insana alışıklar. Buenos Aires'te, sık sık yolda elinde en az 5-6 kopekle yuruyenlere rastlıyabilirsiniz. Bu daha once hicbir ulkede karsılasmadıgım bir tablo. Bunlar kopek bakıcıları. Kopekleri dolastırıp, daha sonra da kopeklerin de girilmesine izin verilen parklarda serbest bırakıyorlar. Benim gibi kedi, kopek fobisi olanlar icin  zaman zaman sorunlar olabiliyor. Bu gezimde, iki kez ciddi sorun yasadım bu yuzden. Birincisi, Brezilya Arjantin sınırında digeri de Tigre'de yasadıklarım.Brezilya'da Iguacu Falls'dan otobüsle dönüyoruz ve ben uyuyorum. Birden arkadasımın beni uyandırdıgını ve aynı anda otobüsün icinde cok buyuk bir kurt kopeğinin karsımda oldugunu gordum. Polis tutuyordu ve bana dogru yurumeye basladılar. Heyecanla bagırarak fobim oldugunu soyledim. Oylesine dar bir koridor ki kopegin benimle yakın temasta olmadan gecmesi mumkun degil, kaldı ki herkesi, cantaları kokluyor.Polisler anlayıslıydı, hemen mudahele ettiler. Birkac kisinin kontrolu altında asagıya indirildim. Hala, o goruntuyu unutamıyorum ve urperiyorum. Ikıncisi Tigre'de. Tigre delta bolgesi, burayı daha sonra yazacagım. Heryer iri kopekle dolu. Hayatımda bukadar cok buyuk kopegi bir arada gormedim. Nehir uzerinde gidip, bir cok yere iskelelerden gecis yapıyorsunuz. Zevkli gunun sonunda, Casa Museum'a gittik ve bir saat sonra tekne bizi gelip alacak...Ufacık bir yer ve kopekler ustunuze geliyor, kacacak yerım yok. Tek gidecegim yer nehire atlamak ..Ve bu kosullarda iskelede bir saat bekledim. Defalarca tesekkur ettigim bir kızcagız, durumu anlatınca, kopekleri toplayıp ben tekneye binene kadar yanlarından ayrılmadı. En zor gecirdigim  ''bir  saatti'' diyebilirim... Hele, tekne icindeyken her iskeleye yaklastıgımızda kopeklerin tekneye atlarcasına havlayıp yaklasmalarını sozcuklerle ifade edebilmem mumkun degil...Ayse-2011 

16 Şubat 2011 Çarşamba

Arjantın-----TANGO





Arjantin...Oylesine güzel bir geziydi ki, yazmaya  nereden baslıyacagıma karar vermekte zorlandım. Sonunda, tangolarda karar kıldım ilk yazım için. Bes altı yıl kadar önceydi, Istanbul'da Harbiye Acıkhava Sahnesinde Tango Passion'u izlemis  ve cok begenmistim. Sonradan farkettim ki fazla iz bırakmamıs. Evet; ''tangonun'' hazzına, Arjantin de vardım. Ozellikle Buenos Aires'te, sokak çalgıcılarının yerini sokak tangocuları almış. Hepsi birbirinden guzel, estetik dans ediyorlar. Zaman zaman kadın ve erkegin tek vucut oldugu, bacaklar arası ritmin ustalıkla saglandıgı, çekici bir dans...Kadını tüm disiligiyle algılarken, erkegin carpıcılıgını da farketmemek mumkun degil. Meydanlardaki tango gosterilerinde, sadece dans var. Ozel gidilen tango gosterilerinde ise kurgulanmıs bir konu icinde tangoları izledim. Cafe ve restorandaki tango gösterileri ise benim favorilerimdi. Her fırsatta ve degisik ortamlarda izledigim tango gösterilerinden büyülendim, büyülendim ve içime isledi...La Boca'da,  çok yaşlı bir erkeğin bir kadınla yaptıgı tangoda, sanki yasadıgı  yılları, dans suresince yüregimde hisssettim. Puerto Madero'da saatlerce taş üzerinde oturup izledigim sokak danscılarının ayak figürlerini, San Telmo'da meydanda dans sırasında bir köpegin dans pistine gelip uzanması  ve adeta uclu dansa davet etmesini, hele hele Iquazu'da cafede beyaz sapkasıyla bir eli cebinde dans eden delikanlıyı ve benim her fırsatta bacak figürlerini deneyerek fotograf çektirmelerimi unutmak mumkun degil.


..Ayse-2011